20 Şubat 2010 Cumartesi

Karmakarışık!!

Böyle duygular hisetmeyeli öyle çok olmuşki, dedim hislerimden emin olunca,yapmadığım seyler yaptım kendi çapımda ödünler verdim,tek bir söz kırmaya yetti beni.Hislerim bitmedi ancak askıya alındı,sonunun acı ve hüsran olacağını bile bile lades diyemdim  bu oyuna evet demeyi o kadar cok isterim ki ancak hiç hazır değilim sonuçlarına.Diyebilirsiniz kim biliyorki yarın ne olacagını,evet isterim koşulsuzca sevip yaşamayı ama karsı taraf sana istediğin degeri vermeyip ben aşık olmaktan korkuyorum diyorsa durup bi geriden kendine bakman gerekiyor.Oysa ne kadar heyecanla başlamıştı her güzel şey gibi.Yok yok vazgeciorum artık bu oyunlardan...
Korkuyorum senden.
Korkuyorum yanınsıra gidenden,
Pencerelere doğru akşamüzeri.
El kol oynatışından,
Söylenmeyen sözlerden.
Korkuyorum hızlı ve yavaş zamandan,
Korkuyorum senden.
Sana büyük bir sır söyleyeceğim,
Kapat kapıları.
Ölmek daha kolaydır sevmekten.
Bundandır işte,
Benim yaşamaya katlanmam.
Sevgilim....

14 Aralık 2009 Pazartesi

Başarı....

Bir başarının koşulları her zaman çok basittir.
Bir süre için çalışın.
Bir süre için dayanın.
Her zaman inanın ve
Hiçbir zaman geri dönmeyin.
Çin Bambu ağacının yetişmesi, olumlu ısrar için güzel bir örnektir.
Çinliler bu ağacı şöyle yetiştirir.
…önce ağacın tohumu ekilir, sulanır gübrelenir.
Birinci yıl tohumda bir değişiklik olmaz.
Tohum yeniden sulanıp gübrelenir. Bambu ağacı ikinci yılda da toprağın dışına filiz vermez.
Üçüncü ve dördüncü yıllarda her yıl yapılan işlem tekrarlanarak bambu ağacı sulanır ve gübrelenir.
Ancak inatçı tohum bu yılda da filiz vermez.
Çinliler büyük bir sabırla beşinci yılda da bambuya su ve gübre vermeyi sürdürürler.
Ve en sonunda beşinci yılın sonlarına doğru bambu yeşermeye başlar ve altı hafta gibi kısa bir sürede yaklaşık 27 metre boyuna ulaşır.
Akla gelen ilk soru şudur:
Çin bambu ağacı
27 metre boyuna altı haftada mı,
Yoksa beş yılda mı ulaşmıştır?
Bu sorunun yanıtı
Tabii ki beş yıldır.
Büyük bir sabırla ve ısrarla beş yıl süresince sulanıp gübrelenmeseydi ağacın büyümesinden, hatta var olmasından söz edebilir miydik?

7 Aralık 2009 Pazartesi

adını sen koy!!

Filmin adından da anlaşılacağı gibi herhangi bir sonu olmayan e noldu ki şimdi diye bir tepkiyle kalakaldınız bir senaryo. Tuna Kiremitçi kitap havasında yazdığı için sanırım senaryoyu okuyucuya bıraktıgı kitaplarının sonları gibi,bu seferde izleyiciye bırakmış filmde.Ama olmuş mu?olmamış derim ben kitapta okuyucu kendi yarattığı karakterleri kendi süsler önüne sunulmaz ve hayal gücüne kalmıstır hepimizin ama film de sunulan karakterler bellidir ve sonda belli olmalıdır bence.Ha oyunculuk olarak haklarını yememek gerek hepsi başarılı oyuncular.
yinede çok izlemeye değecek bir film değildi!!İzlemesemde bir eksiklik duymazdım:D

1 Aralık 2009 Salı

minareler ve isviçre

Hoş görülü olmaktan söz eden Avrupa'nın bize dayattıklarıyla ters değil miydi bu son olay?
Geriye mi dönüyorlar acaba?Onlarda mı karanlığa doğru yürümekte?Nerde kaldı demokrasi o zaman ?
Bir çok soru takıldı aklıma haberleri görünce.Eger biz kiliselerden rahatsız olsaydık bir tehdit unsuru olarak göreydik başımıza neler gelirdi kim bilir,azınlıkların hakları din özgürlüğü diye zırvaladıkları açılım diye bir şey cıkardıklarına bakarsak bu yaptıklarıyla örtüşmüyor.Biz kardeş kardeş yaşarken bir açılım ugruna birbirimize düşücez ki düştük bile.Bakalım daha neler gelicek başımıza izleyip göreceğiz?

23 Kasım 2009 Pazartesi

İnsanın bazen yapacağı o kadar çok iş vardır da ne zaman ve nereden başlayacağını bilemez ya, hele bide bunun sıkıntısı yetmezmiş gibi en son isteği birilerinin yorumunu duymaktırya.Onlar yardım ettiklerini zannederler ama sen sinir olursun hayatlarına burnunu sokmalarına he işte tam o durumdayım şu aralar.Üzerimde hakkı olanlar,olmayanlar hayatına yorum yapıyorlar aa bi durun da sorun ya ben ne istiyorum sonunda patladım ve iyikide patladım yoksa allah bilir ne olucak benim hayatımı çizicekler ve rahata erecekler sanırım.
Neydi gerçekten ya dün o tartışma inanamadığım ve beklemediğim hayatımda güvendiğim kişiden aldığım o tepki.ve konu sadece iş arama sürecinde olmamdan kaynaklı bir boşluktan oluşuyor ki daha 2 ay olmuşken iş arama süreci ve ben gayet rahatken. sonunda birşey olarak çıkılacak bölümler okumak varmış dememle çıkan bir gerginlik,ki dogru iktisat okumanın sonunda ne olacağını bilmemek ve pek çok secenek varken bir türlü karar verememek tek derdim ki sonunda bankacı olucakmışım gibi görünüyor.Bu tartışmada önüme sunulan bir çok gereksiz örnekler ne vardı ya ne vardı bu kadar beni sinirlendirecek neydi yani sorun gercekten anlayamadan sinirim tepemden fışkırıyordu.O kadar çok sinirlendim ki başımı alıp kaçasım geldi de evdekilerin suçu ne zaten bensiz geçirdiler son 5 yılı.Aman allahım çok gerginim ve keşke bu gerginlik benden kaynaklı olsaydı ben gayet stressiz geceirirken bu dönemi ne olmuştu battımı bu rahatım insanlara.
Offf bütün insanları hayatımdan silip sadece annemi alıp gidesim var arkama bakmadan.
YETERR ARTIK HAYAT BENİM HAYATIM ....